29 Mayıs 2013 Çarşamba

Kazara Okula Başladım Sanırım

Evet bu sefer de beyninizi okula başlayış hikayem gibi gereksiz şeylerle doldurmaya karar verdim.

Ve siz de şuan bu yazıyı okuduğunuza göre bundan çok da şikayetçi değilsiniz!

Evet beni yakından tanıyan bir çok insanın bildiği ve ağızdan ağza dolaştığı gibi o hikaye aslında bir efsane değil gerçek! Ben okula başladığımda henüz 5 yaşımı doldurmamıştım hatta 5. yaşımı okula başladıktan 2 ay sonra kutladım. Ama bunun sebebi ailemin psikopatlığı değil tam olarak benim psikopatlığımdandır.

Hikayenin başlangıcı şöyle ki ; ben hem annemin hem de babamın çalışıyor olması ve annanemlerin de şehir dışında yaşıyor olmasından ötürü çok erken zamanda kreş - anaokulu camiasına girmiş bulundum. Hele bir de okula başlamamdan önceki iki seneyi de aynı anaokulunda geçirince (Asrın Çocuk Evi) artık o yaşta bunalımlar yaşamaya ve ''Enneeee ben gitmeycem ben okula gitcem senle gelcem ben beni de götür ennee'' moduna girince annem de çareyi o dönem öğretmenlik yaptığı ilk okulda beni derse başlatmakta bulmuş. Benim okula başlama hikayem işte annemin o zamanki öğretmenime söylediği ''Kayıt yaptırmaya gerek yok. Küçük zaten başlasın başaramayınca sıkılır oyun oynamak ister alırız. Seneye başlatmayı düşünüyoruz.'' cümlesi ile başladı.

Tabi sonrasında işler annemin düşündüğü gibi gitmedi. Okumayı ilk sökenlerden olunca (neden birinci sınıftaki değerlendirme de okumayı sökmektir onu da hiç anlamam. Sayıları öğrenmek , toplama yapmak falan olmaz mı kabul değil mi?) mecbur annem de okula kaydımı yaptırdı. Ancak çok ilginçtir ki ben okula başladıktan 3-4 ay sonra annemin tayini biraz ötedeki okula çıktı. Ben de ilk naklimi birinci sınıfta yaşayanlardan oldum. Ne farketti hayatımda? Az daha zengin okuluna geçmiş olduk. Laboratuvarları vardı vesaire. Ancak daha ironik olansa benim 7inci sınıfın sonunda ilk başladığım okula geri dönmek zorunda kalmış olmam!

İşte benim okula başlama hikayem bu şekilde oldu. Sonra yıllar boyunca bu özelliğimle akıllarda kalır oldum. Çoğu insan benim gerçekten küçük olduğuma inanmadı bile! Tabi bu konuda konuşan insanlar iki grupta toplanıyor. İlk grup ''İşte erken başlamışsın , erken yaşta hayata atılıcaksın bak biz 20 yaşına geldik daha üniversiteye geçmeyi başaramadık'' geyiğini paylaşanlar ve diğer grup ise ''Biz taksime bara gidiyoruz gelicen mi? Aaa sen hala reşit olamadın de mi! Tamam o zaman yarın görüşürüz bays'' ****liğini sırf benden 1-2 yaş büyük diye kendine hak görenler! Ama hepsinin ötesinde asla bu durumdan ötürü çok sıkıntı yaşamadım ve hayat hep devam etti gördüğünüz gibi bu günlere de geldik. Şaka maka üniversiteli bile oluyoruz utanmadan!

Bu küçük yaş sendromunu hep hayatımın bir parçası oldu ve muhtemelen öğrencilik hayatım ve aynı ortamda aynı yaştaki insanlarla bir arada bulunma durumun sona erene kadar devam edecek. Bununla yaşamayı öğrendim ve bu etiketimi benimsedim. Sonuçta bu etiket benim ''Arızalı'' olma durumumla da birleşince beni tamamlıyor ve tanımlıyor.

Bir şey itiraf etmeliyim: yazıyı bitirince yazıyı yazmam için gerekenden çok daha uzun bir süre boyunca tüm bunları neden yazdığımı ne ifade etmeye çalıştığımı düşündüm ama bir sonuca varamadım. Yazdım çünkü içimden yazmak geldi ve kendimi durdurma ihtiyacı duymadım. Şimdi gevşeyin ve yazıyı baştan bir kez daha okuyun işte o zaman ne ifade etmek istediğimi siz de hissedeceksiniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder