25 Mayıs 2013 Cumartesi

Kel Baykuşların Üniversite Macerası

Yarışma varmış dediler. Mühendislik yarışması. Bizden daha iyisi olacak değil ya diyip atladık tabiki
. İsim konusuna girecek olursak hikayesi başlı başına bir makale eder zaten ama emin olun yarışmadaki tek ilginç isim biz değildik tabiki. (darbeli matkap , Korundum vb.)

Daha ilk deneyimimiz olduğundan acemiliğimize geldi ilk yarışma. 3 saatlik yarışma süresinin son 15 dakikasında ''Hayır ben bir kat daha çıkıcam binayaaaaa!!'' diye elinde çıtalarla koşturan Yağmur Aras acemiliğimizin ispatıdır sanırım. Bu yüzden ilk sene yarışmanın okuldaki ayağını bir alt dönemden Darbeli Matkap ekibine kaptırdık ne yazık ki. Biz ise ikincilikle yetindik ve hala anlamlandıramadığımız bir sebepten kazandığımız yemeğe de gitmedik..

Ama gün geldi işler değişti. Bu sene yarışma zamanı yaklaştığında yenilediğimiz Kel Baykuşlar ekibimizle hazırdık yarışmaya. Ece Özcan , Muammer Dolmacı , Burak Aka ve ben Yekta Buğrahan Nizamoğlu çılgın bir motivasyonla daldık spor salonuna. Tabiki tasarım yetenekleri en üst seviyedeki dişi baykuşumuzun aramıza katılmasıyla şahlanmış durumdaydık.

Bu sefer bize sunulan proje depreme dayanıklı bina yapmak değil fön makinesinin yarattığı rüzgar gücüyle ilerleyecek bir araç yapmamız üzerineydi. Mühendislik zekamızı kullanarak tasarladığımız tekerlek modeli ve Ece'nin tasarladığı gövde sayesinde bize en yakın araç 1.80 metre gidebilirken bizim aracımız 3.9 metrede zorla durduruldu! Ve tabi ki süpriz olmayan bir şekilde açık ara birinciliği kazandık. Ama bu daha başlangıçtı! Biz ki üniversitede mühendislik okuma adayı olan 4 genç olarak hedeflerimiz daha yukarıdaydı. Burdan aldığımız enerjiyle tarih oldu 24 Mayıs 2013!

İşte o insanı pişiren 24 Mayıs sabahında önce okula gidip yatılı dişi baykuşumuzu aldım ve beraber yürüyerek ve sohbet ederek Kabataş'a indik. Mesele yarışma değildi artık. Mesele bu son senemizde YGS-LYS stresi içinde yüzdüğümüz günlerde stres atmak rahatlamak keyif aldığımız birşeyler yapmaktı.Kabataşta kısa bir bekleyişin ardından üçüncü üyemiz Muammer katıldı bize. Bu yaz sıcağında bile üzerinde bulunan hırkası ile yine bize çılgın bir gün yaşayacağımız sinyallerini sunuyordu çılgın mühendis!

Ama o sabah asıl bombayı nam-ı değer Muhtar ve Kel Baykuşların son üyesi Burak Aka yaptı tabii. Tramvaydan inişi bile olay olur mu bir insanın arkadaş? Adam tramvaydan koşarak indi. Hadi buraya kadar tamam kabul de insan kırmızı ışıkta takılınca kendi kendine dans eder mi? Tabi araya hasret girmiş birbirimizi görünce çıldırdık ister istemez. Koşa koşa bize gelmesi ile sonunda ''Yaşlı'' üyemiz Burak ile de kavuşmuş olduk.

İşte her şey bu dörtlünün bir araya gelmesiyle başladı zaten.. Başladık yokuşu tırmanmaya. İlk defa gidilecek adresi bulmanın en iyi yolu olan minibüs şöförüne danışma yöntemi ile Yıldız Teknik Üniversitesi Yıldız Kampüsü'ne vardık sonunda. Ama kampüse varmak yetmedi ki! Kampüsün içinde kaybolmayı başardık. Kapıdaki görevlinin verdiği ''Left. Go go go go. Stop. Right. Go go go.'' tadındaki yol tarifiyle bulamadık yarışma alanını.Tüm kampüsü dolaştık yetmedi üniversite öğrencisiymişiz gibi kulüpler birliğine dalıp yarışma alanını sorduk! Neyse sonunda Oditoryum'u ve yarışma alanımızı bulmayı başardık.

Yarışma içeriği de bambaşkaydı. Bulmuşlar bizim gibi Mühendisleri (!) dayamışlar projeyi. Neymiş efendim orada sundukları malzemelerle 650 gramlık bir uzaktan kumandalı arabanın 1 metrelik alanı geçmesini sağlayacak bir köprü yapacakmışız! Sundukları bütçeyi de bir görseniz , o bütçe ile değil köprüyü inşa etmek ayakları bile dikilmez normalde. Ama yılacak değiliz sonuçta. Sıvadık kolları önce malzemeleri inceledik sonra projeyi çizip bütçe hesapladık. Hemen koştum alışverişi yaptım. Sıvadık kolları giriştik kesme biçme işlerine.

Yemek arasına kadar her şey çok iyi gitti. Proje umduğumuz adımlarla ilerliyordu ama yemek arasından sonra aracı üzerine koyarak yaptığımız deneme tam bir hüsrandı. Yine 3 saatlik sürenin son yarım saatinde elimizde bir köprü vardı ancak arabayı üzerine koyunca ayakta durmayı bile başaramadı! Ayaklarımız aracı havada tutmaya yetecek güçte değildi.. Tam bir hüsrana uğradık. Ama mecbur yine yılmadan devam ettik ve hemen bir çözüm bulduk. ''KOLİ BANDI'' ''Her şeyi yapıştır. Her yere yapıştır.'' Sloganıyla yeniden yola çıktık ve başardık!

Final sunumuna geldi sıra tabi. Karşımızda jüri olarak üniversitenin Profları öğrenci komisyonu başkanları. Gel de titremesin dizlerin! Sonunda sunumu yapma cesaretini Ece ile ben gösterdik. Sunum çok iyi olmamakla beraber çok da kötü sayılmazdı. Sunumdan sonra köprümüzü kurduk ve aracı başlangıç noktasına koyduk. Tabi heyecan hat safhada. Muammer ''Bismillah'' deyip iman gücüyle bastı gaza! Ve hiç birimizin beklemediği şekilde araç karşıya geçti!! İşte o bizim için yeterli bir zafer anıydı!

Sonuçların açıklanmasına gelince sıra artık heyecan kalmamıştı. Çünkü ilk ikide olmadığımız kesindi. Ve beklediğimiz şekilde üçüncü olduk. O sahneye yeniden çıkıp zaferi tatmak bizim için çok başka bir deneyimdi.

Anca yarışmadan daha önemli bir şey vardı o gün bizim için. Bize grup danışmanı olarak seçilen ''abimiz'' Burak Toydemir benim bu güne kadar karşılaştığım en kendini bilen , aklı başında ve bilgi birikimi olan insandı diyebilirim. Onun arkadaşlığını kazanmak bizim için her şeyden daha değerliydi. Yarışmadan da üçüncülükten de. O yarışma süresince üniversite ve üniversite öğrencisi olmak hakkında ondan aldığımız bilgileri üzerine para versek hayatta alamazdık sanırım.

Günün sonunda hepimizde mutluluk ve zafer tadı vardı. Yeniden geldiğimiz yoldan Yıldız Parkı'na daldık ve şen kahkahalarla yokuştan aşağı saldık kendimizi. Gün sadece bizim zaferimizin günü değildi , gün Kel Baykuşlar'ın tarihe geçtiği gündü.

Tüm bu deneyim , eğlence ve zafer için yeniden Muammer Dolmacı , Ece Özcan ve Burak Aka kardeşlerime çok teşekkür ederim. Yeniden bir yerlerde buluşmak yarışmak aynı tadı üniversiteli olarak tatmak dileğiyle..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder