23 Mart 2014 Pazar

Kestane Kebap Yemesi Sevap

İyi geceler sevgili okuyucular! Çok çok çok uzun bir aradan sonra yeniden burada olmak ve yazıyor olmak çok hoş bir duygu. Malum uzun zaman çok anı biriktirdi eğer bir aksilik olmazsa üst üste 3-4 yazı yayınlamayı umuyorum. Yeniden klavyenin başına bu amaçla oturmuş olmak çok güzel!



Bu gün sizlere sevgili dostum Niyazi'den ve beraber yaptığımız radyo programından bahsetmek istiyorum çünkü hayatımın en eğlenceli saatleri idi diyebilirim. Kendisi şu anda boğaziçi üniversitesi mensuplarından biri olan sevgili arkadaşım aynı zamanda üniversitesinin radyosunda da program yapma fırsatı yakalamış. Programın adı da Kestane Kebap. Tabi ben de fırsatçı (!) bir kişilik olarak hemen arkadaşımın bilinç altına beni programa konuk alması konusunda baskı yapmaya başladım. Zaten kendisi de bu konuda istekli olduğu için beni kırmadı ve programına davet etti.

O gün öğleden sonra olan matematik dersimden sonra daha önce hiç gitmediğim Boğaziçi Üni kampüsüne doğru yol almaya başladım. Daha önce hiç gitmediğim için tabi ki yol iz bilmiyordum ve sevgili Niyazi arkadaşımdan bu konuda yardım talep etmiştim. O da genel 1-2 bilgi verdi ama sonra beni (havuza girmek sureti ile) yolda yalnız bıraktı. Sadece metrodan ineceğim durağı ve otobüs kodlarını söyledi ama nereden otobüse bineceğimi söylemedi! Bu yüzden metrodan inmem ile GPS açmam bir oldu. GPS üzerinden Boğaziçi üni arayarak tahminen nereden otobüse binmem gerektiği konusunda tahminler yaparak otobüsü ve üniversiteyi buldum.

Sonrasında yine Niyazi'yi beklediğim söylemek istemediğim bir süre sonucunda buluşmayı başardık! Ece (liseden sıra arkadaşım ve kendisi şuan Niyazi ile birlikte!(evet sen yokken biz vardık!)) ile de beraber yemek yiyip yayın öncesi dinlenmeye çekildik. Dinlenme sürecinin içeriği olarak üst üste oynanan 4-5 el worms world party sonucu ben kazanınca hemen çıkıp okula doğru yol almaya karar verdik.

Okula varıp oda anahtarı ile ilgili küçük prosedürleri hallettikten sonra. Yayın odasına geçerek bir önceki yayının bitmesini heyecan ile beklemeye başladık. Bizim programdan (bak nası da sahiplendim hemen) önce çok şeker bir arkadaşın programı vardı. O biter bitmez hunharca yayın stüdyosuna daldık. Stüdyo iki sandalye, ses sistemi, bir pc, iki kulaklıktan oluşmakta. Ama kesinlikle hayal gücünüz ile birleşirse kesinlikle çok tehlikeli bir hal alabilir! Yaptığımız program da buna alenen kanıttır.

Programın konusu olarak hem geyiği güzel olur hem de konuşacak şey çok diye 90ların sonu ve 2000li yıllar konusunu seçtik. Yani çocukluğumuz, o dönemin şarkıları ve klipleri, o dönemde bizim yaşadıklarımız hakkında kesintisiz 2,5 saat yayın yaptık. Dinleyenlerden aldığımız geri bildirimlere göre hepsi çok eğlenmiş ve devamını istediklerini anladık.

Ama asıl mesele yayında bizim konuştuklarımız ve sizlerin dinlediğiniz (ya da dinlemediğiniz) değil. Sizin duyamadığınız yani mikrofonların kapalı olduğu anlarda bizim yaptıklarımız. Mesela sizin takip edemediğiniz kısımlarda taş kağıt makas oynayarak şarkılara karar verdik, o şahane (!) sesimizle şarkılara eşlik ettik, yeri geldi kalktık karşılıklı oynadık, yeri geldi ben onun elini kolunu tutup zorla istediğim şarkıları çaldım.

Uzun lafın kısası; kesinlikle hayatımdaki en güzel deneyimlerden biriydi ve mutlaka tekrar etmek isteyeceğim bir şeydi. Buradan yeniden Niyazi'ye teşekkür ediyorum beni davet ettiği ve ağırladığı için. O eğlenceli gece eve döndükten sonra yeniden benle Worms World Party oynama cesareti gösterdiği için teşekkür ederim. Ama en çok da uyumumuz ve eğlence potansiyelimiz için ikimize teşekkür ederim! (gene kendime pay çıkardım)

Yine ara verince yazıya çenem düştü... Bir başka yazıda yeniden görüşmek üzere! (Bu sefer daha kısa sürecek söz)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder