19 Aralık 2013 Perşembe

Cemaat vs AKP (3. Dünya Savaşı)

Ne güzel imanlı imanlı geçinip gidiyorduk nasıl işler buraya geldi ama ya?

Ne demişler ''Yalancının mumu yatsıya kadar yanar''. Ben hiç bir zaman zaten söylenene hemen inanan bir insan olmadım olamadım. Ama hiç bir zaman arkasından bu kadar farklı şeyler çıkacağını da düşünemezdim. Bir grup ''Din , İman , İnanç , İslamiyet'' diyerek iktidara gelince onlardan bu değerlere uygun hareket etmelerini beklersiniz. Son 1 haftaya kadar AKP de tam öyle hareket etmiyor muydu? Hayır, sadece çok iyi gizliyorlardı. Ama tüm bunların bir gün sona ereceğine olan inancımız asla kırılmadı zaten!

İslamiyet sınırları içine çalmayı, hak yemeyi nasıl sığdırdılar acaba? İsim vermeye gerek yok ama hepimiz zaten sosyal medyadan kimlerin ne yapmış olduğunu, hangi işin arkasında kimin olduğunu az çok öğrenebiliyoruz değil mi? Çalındığı iddia edilen paralar da az buz değil. Milyon dolarlar sadece çerez parası olarak birbirlerine gönderdikleri paralar. Peki bunca sene onların ceplerini şişiren dolarlar, eurolar var iken bize düşen ne oldu? Tabi ki en pahalı benzin, düşük maaşlar, memura yapılan zammın iki katı kadar tüketim maddelerine yapılan zam...

Hiç mi vicdanınız sızlamaz? Halk açlıktan yokluktan kırılırken kendinize rant sağlamak bu kadar mı normal sizce? E tabi halktan kime ne! Sizin elinizde emniyet gücü var. Adalet avcunuzun içinde. Düşünmeniz gerekmiyor hak hukuk falan.

Şimdi bazı bakanların oğulları ile ilgili haberler çıktı da onların üzerine gidiliyor. Suçlu onlar gibi gösteriliyor. Kanmayın! İnanmayın! Bundan kısacık bir zaman önce başbakanın oğlunun gemicikleri değil miydi konumuz? Oğlunun kurduğu işleri, BİM zincirlerini ne çabuk unuttunuz. Bunun arkası daha çok uzun. Peki kimin cesareti var bunları ortaya çıkarmaya?

Cemaat ile AKP'nin arası neden açıldı? Çünkü her iki taraf da birbirine güvenerek, dindarlığına inanarak yola çıkmıştı. Ancak taraflardan biri daha yolun başında diğer tarafa o kadar da güvenmediğini gösterdi. Elbette hepinizin bildiği ama hükümet üzerini kapattığı için unuttuğunuz 2004 tarihli ''Cemaati bitirme raporu''ndan bahsediyorum. İşte yıllar sonra ortaya çıkan ve iki taraf arasında zıtlaşmalar başlatan kararlardan...

Günümüze gelecek olursak eğer; ortaya çıkan tablo çok ilginç. Tarafların arasında çıkan anlaşmazlıklar sonrasında ipler gerilmeye başladı. Ardından AKP Cemaate ''Ayağını denk al'' mesajı verebilmek için dershane kozunu oynadı. Dershanelerin kapatılması demek Cemaatin halka ulaşabilmek için kullandığı en önemli kanalın ellerinden alınması anlamına geliyordu çünkü.

Ardından aralarında yapılan müzakerelerden sonuç alınamayınca Cemaat de harekete geçti. Eski zamanlardan, yıllardan beri Cemaat ile arasının sıkı fıkı olduğu bilinen ve son seçimler ile de AKP millet vekili olan Hakan Şükür istifasını verdi. İstifası ile birlikte geriye bir de mektup bıraktı. Mektupta da çok açık bir şekilde asıl işleri kızıştıran ve Türkiye'de sıcak savaşa sebep olan meselenin ''Dershane Operasyonu'' olduğu belirtilmişti.

Tabi ki Cemaat bununla kalmadı. AKP yapılaşma ve kadrolaşma döneminde Cemaatin desteğini sağlayabilmek için ne kadar kendi adamlarını yerleştiriyor ise bir o kadar da Cemaat mensubunu yerleştirmişti. Gün geldi bu da onların başına bela oldu işte. Bir süredir Cemaat mensubu savcılar da AKP'yi izleme altına almış ve raporlandırmalara başlamışlardı. Sıcak savaşın patlaması ile de tüm bunlar bir anda ortaya dökülüverdi.

Ortaya çıkanlar ise çok korkunç. Belirtilen rakamlar hiç birimizin hayal bile edemeyeceği rakamlar. İhalelerde yolsuzluk, kendi adamına iş verme, rüşvet ve daha neler neler. Dindar insanlardan hiç ama hiç beklenmeyecek hareketler bunlar. Ama para söz konusu olunca demek ki insan kendini kaybedebiliyor. Ayakkabı kutuları dolusu parayı evinde saklayabiliyor. Polise ait para sayma makinesini evinde bulundurabiliyor.

İş adamlarına gelince; zaten bu hep böyle olmuş bir gelenek. İktidar kendi yerken bir yandan da yandaşlarına yedirir. Bu yanlış olduğu kadar ülkemde kabul edilmiş bir durum. İhaleler onlara verilir, imar izinleri olmayan yerlere çıkarılır. Onların zengin olması izlenirken bir yandan da kendine rant sağlanır. Bu gün ortaya çıkan şeyler de ortaya koyuyor ki bir yandan iş adamları var olmayan izinler alırken bir yandan da rüşvet ile millet vekilleri bakanlar zengin oluyor. Millet vekillerine de ''kravatın tasarımını beğenmek'' düşüyor.

Bizlerin elinde olan ise düşünmeye devam etmek. Düşünmek, doğru bilgiye ulaşmak için elimizden geleni yapmak. Sosyal medyayı doğru ve etkili kullanmak. Oy verme zamanı geldiğinde ise doğru değerlendirmeler ile doğru yönelimlerde bulunmak. Çünkü hala elimizde bir şans var. Hiç de geç değil. Her nasıl oy kullanarak birilerine iktidar gücünü nasıl verdiysek, aynı şekilde bunu geri alabiliriz. Hala güç elinizde!

Hep beraber umudumuzu kaybetmeden el ele omuz omuza devam etmemiz gerekiyor. Savaşın sonu nereye gider bilinmez. Ama umalım da hem bu yapılan zulümler son bulsun hem de hepimiz için olabilecek en güzel sona ulaşılsın.

İlerleyen günlerde yeni gelişmelerle yeniden bir arada olabilmek ümidi ile!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder