28 Ağustos 2013 Çarşamba

Trafikteki Çılgınlar!

Bakın yine arıza bey yazmaya başlamış. Bu günkü yazımın konusunun kaynağı olan Nihat Sırdar'a teşekkür ederek yazıma başlayabilirim!Bu sefer de yazımda trafikte hepimizin karşılaştığı çok çılgın insanlardan bahsetmek istiyorum. Yazımın kaynağı az önce de bahsettiğim gibi Nihat Sırdar'ın Sivri Sinek ile birlikte yaptığı akşam radyo programı. Program boyunca karşı cinste nelerden hoşlanılmadığı konuşulup durdu. Ve atılan tweetlerin çok büyük kısmı da trafikte karşı cinsin yaptıkları üzerineydi. Bu programı uzun uzun sabrederek dinlemek de beni bu yazıyı yazmaya itti diyebiliriz.

Evet trafik Türkiyemin özellikle de İstanbulumun en önemli meselelerinden bir tanesi. Bunu en iyi ben bilirim çünkü son 3 yıldır günde 5 saatimi yollarda geçiriyorum ve önümüzdeki 5 sene de bu aynen devam edecek gibi duruyor. Dolayısıyla trafikte geçirdiğim süreyle orantılı olarak çok farklı insanlar gördüm. 

Bahsettiğim programda en çok bahsedilenleri şöyle sıralayabiliriz:
Bayanlar açısından:
-Kırmızı ışıkta burnunu karıştıran erkekler (!) 
-Gene kırmızı ışıkta ayaklarını direksiyonun üzerine uzatan erkekler
-Bayan gördükleri zaman gözlerini onlardan alamayarak uzun uzun ve dik dik bakan erkekler
-Bayan şoförü farkettikleri zaman gazı kökleyen ve onları yollarda sıkıştıran erkekler
-Ağzı açık dili dışarda araba süren erkekler (bundan kim niye rahatsız oluyosa artık...)

Erkekler açısından ise:
-Kırmızı ışıkta makyaj yapan kadınlar
-Araba sürmesini beceremeyen kadınlar
-Kazaların yüzde 90ına sebebiyet veren ve bir de üste çıkmaya çalışan kadınlar
-En sol şeritte saatte 40 kmden daha fazla hızlanmayan kadınlar

Evet bu açılardan değerlendirdiğimizde bunlar her iki cinste de çok karşılaşılan durumlar. Türkiye trafiğinde bunlar neredeyse DOĞAL denebilecek şeyler. Ben de yazımın devamında sizlerle bunca yollarda geçirdiğim senenin bir iki güzel anısını paylaşmak istiyorum

İlk anlatmak istediğim bir bayan sürücü. Bu kış aylarının birinde ben metrobüsteyken kendi gözlerimle şahit olduğum ve hatta inanamayarak yanımdaki arkadaşımı dürtüp ona da gösterdiğim bir olay. Öncelikle yazının geri kalanını okumadan önce sakinleşmenizi istiyorum çünkü bu olayda olmasam bile sonrakilerde biraz çirkinleşicem. Bu kış ayında metrobüsteyken hemen yanımızdan geçmekte olan bir aracın sürücüsü olan bayan bir yandan yaklaşık saatte 60 km hızla giderken (ki İstanbullu arkadaşlar çok iyi bilir İstanbul trafiği için çok yüksek bir hızdır) bir anda direksiyonu bıraktı yandaki çantasına yöneldi çantanın içinde birşeylere baktı istediğini bulamayınca sinirlenip çantayı koltuğa fırlattı. Sonra da eğilip ayağındaki topuklu ayakkabılarını çıkartıp arka koltuğa fırlattı. Daha şaşırtıcı bir şey ise direksiyonu tamamen bıraktığı bu 8-10 saniyelik süreçte araçta herhangi bir sapma sarsılma olmamasıydı. Belki de bu tamamen şanstı. Ama bu durum bayan sürücümüzün yaptığının çok riskli ve kabul edilemez bir şey olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Şimdi anlatacağım olay ise bu kadar tehlikeli olmasa da gerçekten iğrenç. Yine benim otobüste olduğum bi gün (ne yazık ki hep toplu taşımadayım ve bi süre daha öyle kalacak gibi) bir erkek sürücü yavaşlayan trafikten biraz sıkılmış gözüküyordu. Sonra bir anda eli burnuna doğru ilerlemeye başladı. Sonuç zaten beklenen bir şeydi. Adam bir anda işaret parmağını burnuna daldırdı. Buraya kadar gene çok sıkıntı yoktu ancak sadece bir iki saniye sonra adamın parmağının ikinci boğumuna kadarki kısmı burnunun içinde kayboldu! Gerçekten hayatımda önce çok korktuğum sonra da gülmekten öldüğüm anlardan biridir. Çünkü teknik olarak burnunun içine o kadar parmağını sokan birinin ölmesi falan gerekir bence. Ancak adam sonra parmağını çıkardı ve hiç bir şey olmamış gibi yoluna devam etti. Gerçekten hala çok merak ettiğim bir konudur. Adam o parmağın o kadar büyük bir kısmını burun deliğinden içeri doğru nereye soktu? Tabi ki sonradan bu konuda araştırma çalışması yapmadım ihtiyaç duymadım ama arada aklıma geldikçe gülüyorum yani.

Son olarak anlatmak istediğim olay ise bir çiftle ilgili. Genellikle erkek baskınlığı olan bir toplum olduğumuzdan bize doğal ve alışılmış geldiği üzere erkeğin sürdüğü bir araçta nişanlı ya da evli olduklarını tahmin ettiğim (bunun için haklı sebeplerim vardı) bir çift seyahat ediyorlardı. Önce her şey yolunda giderken bir anda kavga etmeye başladılar. Sert konuşmalarla başlayan kavga sonradan bağrışmalara dönüştü. Bahar mevsimi olması dolayısıyla hem onların hem de bizim pencerelerimiz açık olduğundan canlı bağlantı ile kavgalarını takip ediyorduk. Sonra adam bir anda çıldırdı. Mosmor kesilinceye kadar bağırmaya , sürücü koltuğunda zıplamaya ve direksiyonu yumruklamaya başladı. Bir an adam daha da gazı kökleyerek birini öldürücek sandım. Ya da kadına saldırması bence ihtimal dahilindeydi. Ancak zeki Türk kadını gene kendini gösterdi adamı biraz sakinleştirerek kenara çekmeye ikna etti. Adam kenara çekip sakinleşmek için nefeslenmeye çalışırken bir anda kadın paraladı ve bağırmaya başladı. İşte Türk kadınının gücü! Ne kimsenin hayatını tehlikeye atar ne de herhangi bir kavgada altta kalmaya göz yumar! 

Evet ben de şimdilik bu üç gözlemimi sizlerle paylaşma fırsatı bulduğum için çok mutluyum. Tekrar tekrar bu konuyu programında işleyerek bana ilham kaynağı olduğu için Nihat Sırdar'a ve Sivri Sinek'e teşekkür ediyorum.

Neşeli bir hayat ve sakin bir İstanbul trafiği sizlerle olsun! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder