18 Temmuz 2013 Perşembe

Reklamlarla Türkiye'm

Millet olarak ne kadar ilginç bir millet olduğumuz hepimiz için ortada.. Kelimenin tam anlamıyla farklı ve sıradışıyız.
Çay bardağının içinde çay içeriz , nescafe içeriz , rakı içeriz , zemzem de içeriz. Birayı da çay kaşığıyla (!) içeriz. Eğer imzalanmış bir formamız varsa formayı hiç üzerimizden çıkarmayız hatta çıkarmamak için onunla beraber çamaşır makinesine girer öyle yıkarız formayı. Bir süre giymediğimiz bir pantolon ya da ceketin içinden ya bozuk para ya da sümüklü mendil çıkar. Ülkemize gelen turistlere önce küfür öğretiriz.

İşte böyle farklı bir millete hitap eden reklam hazırlamak da zor. Ama bunu çok iyi başaran reklamlarımız var. İşte bu günkü asıl amacım bunlardan bir iki tanesine değinmek istiyorum.

İlk bahsedeceğim reklam ''118 80'' reklamları. Hepimiz biliyoruz ki gerçekten de biz yaşadığımız güne göre psikolojisi olan bir milletiz. Daha çok güne uygun düşünür yaşarız. Bunun nabzını da en iyi tutan ekiplerden biri bu ''118 80'' reklamlarını hazırlayan ekip bence. Herhangi bir zamanda bu ''hoppala zıppala'' tadında müziklerle bezenip ''Rus numarası bile arıyosanız bizi arayın o da var bizde hee.. ;)'' mesajı veren bu reklamlar Ramazanın gelmesiyle bir anda müziklerinde daha tasavvufi melodiler kullanmaya ve imsak-iftar saatleri hakkında hizmet verdiklerini anlatmaya başladılar. Yakında benim bu ekipten beklentim Namaz sureleri ve namazların rekat sayıları hakkında da hizmet verdiklerini belirten bir reklam hazırlamaları. Yani anlayacağınız adamlar Ramazan içinde nasıl dindar kesildiğimizi gerçek hayatta da nasıl .... olduğumuzu çakmış durumda ;)

Bu konuda çok başarılı bir diğer ekip de bence ''Turkcell'' in reklamlarını hazırlayan ekip. Bir zamanlar ortalık ''Recep İvedik'' saçmalığıyla çalkalanırken hemen yapıştırdılar Recep İvedik'li Türkcell reklamlarını. O dönem de çok prim yatılar doğal olarak. Ancak insanlara Recep İvedik meselesinden gına gelince tabi eskidi ve şimdi hiç birimiz bu reklamları hatırlamıyoruz bile. Yine sene içinde hepimiz ''Muhteşem Yüzyıl'' isimli dizinin başından kalkamazken hatta dizinin yayınlanmadığı saatlerde de internetten açıp eski bölümleri izlerken hemen ''Türkcellioğulları'' adında , Osmanlı dönemini anımsatan bir reklam çıkardılar. E tabi onun da ekmeğini çok yediler doğal olarak. Diziler bitti yaz mevsimi geldi turistler ülkemize akın etti. Bu ekip hiç durur mu? Yapıştırdılar ''Turist tavlamak için sizi bir adım öne çıkartacak bilgiler'' içeren reklamı. Yani şair bu reklamda diyor ki ; Türkcell hızında kelimeyi internette ara , akşama pul koleksiyonunu sevgili turiste gösteren ilk sen ol!

Çok uzatmadan bir reklam türünden daha bahsedicem ve meseleyi toparlicam. Hepimizin yine çok aşikar olduğu bebek bezi reklamlarından Huggies! Reklamcılıktan ziyade aslında satış fikir üretme kısmında bence devrim yaratmış bir firma. Bebek bezi satın alacağımız zaman neye dikkat ederiz? Sonuçta bebek bezi yani. Alacaksınız çocuk için kullanacaksınız. Yani ucuz olanı almakta hiç bir sakınca yok bence. İşte tam bu noktada farklı bir fikirle ortaya çıkıyorlar. ''Erkekler için ayrı kızlar için ayrı bebek bezi.'' Yani daha önce hiç ihtiyaç duymadığınız hatta düşünmediğiniz bir konuda size ihtiyaç yaratıyorlar. Reklama gelince... Reklamda hedef buna ihtiyacınız olduğuna sizi inandırmak. Doğal olarak da bunun en kolay yöntemi iki çocuğun çok farklı olduğu konusunda sizi ikna etmeyi başarmak. Bu yüzden de iki cinsiyet arasında oluşabilecek tüm farkları sıralamışlar. Yok maceraydı yok peşinden koşma koşturmaydı. Peki sonuç? Tam isabet! Sonuçta sizin daha önce hiç düşünemediğiniz bir konuda size ihtiyaç yarattılar ve satışlarda patlamayı sağladılar.

Yani anlayacağınız reklamlar da hitap ettiği millet doğrultusunda oluşuyor ve bize hitap eden reklamlar da bizden ötürü farklı ve sıradışı oluyor. Bunu yadırgamamak ama bunu başarabilen insanları , o reklamları hazırlayanları da takdir etmek gerekiyor. Binlerce reklam izledik ve daha milyonlarcasını izleyeceğiz muhtemelen ancak önemli olan o reklamlardaki alt metin okumasını dikkatli yapmak ve sırf bizim o anki ruh halimize göre hazırlandı diye oyuna gelmemek.

Yine yazı çok uzadı ve içinde bulunduğum kafeye daha fazla dayanamaz oldum. Arkamdaki adamın telefonu sürekli çalıyor ve adam ne kapatıyor ne cevap veriyor. Kafenin ortasında 3-4 yaşlarındaki bir erkek çocuk çıplak koşuşturuyor ve yanımda getirdiğim kız kardeşim de sürekli bana Facebook üzerinden oyun isteği atıyor. İşte tüm bunlar biran önce kalkmam gerektiğine işaret.

Artık reklam izlerken başka bir gözle bakmanızı sağlayabildiğimi umuyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder